Bugün eşimin ilk babalar günü. Sabah tatilini bitirip, işe dönmek için yola çıktı. Biz bir hafta daha devam edeceğiz.
On aylık oğlum kucağımda el sallarken, içimde daha önce hiç yaşamadığım bir burukluk oluştu. O gidince kendi vatanımda birden gurbette hissettim. Dahası sabah aceleyle çıkarken, babalar gününü aklıma gelmediği için kutlayamadım. Canım sıkıldı.
Telefonda buradan bir hediye alacağımı söyledim, ama şimdi fikrim değişti. Hediyeler kaybolur. Zaman çok şeyi getirir, götürür. Çoğunlukla annelerin emeği anlatılır, övülür, hatırlanır. Can yoldaşımın bugüne kadarki emeği belleğimizden uçsun gitsin istemedim. İleride okusun diye, şu an birçok şeyin farkında olmayan bebeğimize, bunları yazmaya karar verdim.
Boncuğum,
İlk yaşına henüz girmedin. Daha anneyle babayı tam ayırt edemiyorsun, ama görüyorum ki belki etmene de gerek kalmayacak.
Baban şimdiye kadar hep yanımdaydı, yanındaydı Boncuğum. Sen karnımda büyürken bile, tüm doktor muayenelerine geldi. Kalbinin ilk seslerinin, ilk el sallayışının heyecanını beraber yaşadık. Kaygıları da. Senin için gerekenlerin alışveriş listesini baban özenle araştırdı, yaptı mesela. Beraber seçtik her şeyini. Doğumunda bir aksilik oldu, beni ameliyata almaları gerekti sen dünyaya gözlerini açtıktan hemen sonra. İlk saatlerinde de babanla baş başaydın. Onun kollarında ilk nefeslerini aldın.
Onun sayesinde başladığım mastıra devam ettim. Daha iki aylıktın, okula gitmem gerekiyordu. Başka ülkede okulum, üstelik ilk mastırım da değil. “Ne gerek var, bırak.” diyebilirdi. Oysa o beni cesaretlendirdi. İşinden izin aldı, bizimle geldi. Kiraladığımız evde ben okuldayken sevgiyle baktı sana. Her öğlen okula getirdi beslenme saatin için. Sonra bir kere daha gittik İngiltere’ye ve bir kere daha. Yine bizimleydi, sırf sen anneden uzak kalma ve annen de yapmak istediği şeyi yarım bırakmak zorunda kalmasın diye.
Bizim hiç başka yardımcımız yoktu bu zamana kadar. Ailelerimizden de uzaktaydık. Ya benim ya onun kollarında oldun. Hem seni çok özlediği için hem de ben çalışabileyim diye, akşamları işten gelince sana koştu hemen. Aylarca o uyuttu akşamları. Ağlarken sabırla kollarında tuttu seni. Bulaşıkları yıkadı, evi topladı. Hafta sonları annen çalışırken o senin altını değiştirdi, gezdirdi, giydirdi, yemeğini hazırladı, yedirdi, yıkadı. Pazartesi oldu işe gitti. Söylenmeden, gocunmadan.
Çok yorulduk Boncuğum. Ama baban ne senden, ne benden, ne işinden, ne işimden vazgeçti. Ne benim, ne de kendi moralini bozdu zorluklar çıkınca.
Dilerim büyüyünce baban gibi olursun. Güçlü olmayı sevdiğini desteklemekle eş tutarsın ve hayatın müşterek olduğunu bilirsin. Dilerim sen de kadınının sadece güzelliğine bakmaz, gönlüne de, aklına da hayran olursun. Dilerim sen de onun gibi sabırlı olursun, kolay kolay incitmezsin kimseyi. Unvanlara, paraya, güce, şekillere takılmazsın. Onlar seni yönetmez, sen onları yönetirsin. Ve dilerim bir gün sen de hayat arkadaşına babana duyduğum bu kalpten minnettarlığı hissettirirsin.
Şanslısın Boncuğum. Beraber nice babalar gününe.