Sorunum var. Nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Kendimi mutlu hissediyorum ben, hem de çok uzun bir süredir. Oysa bazen bu bana gerçek olamayacak bir şey gibi geliyor. Dün yanımda oğlum karlı havada gezinti yaparken, birden kendime dışarıdan baktım. Yaşamda bir acelemiz yokken ve yarın yine acele etmeyecekken, hayatı, anneliği ve daha birçok şeyi acele acele yaşamazken kendimi cennette hissediyorum. Kendi cennetimde. Eskiden cehennem olduğuna inandırıldığım cennette.
Oysa klasik anlamda bir işim, gelecek güvencem yok artık. Genelin tabiriyle evde çocuk bakıyorum, geri kalanı araştırma yapmak ve öğrenmekle geçiyor. Yardımcı bir kişi yok. Gardrobum yarısına indi. Daha az şey arasında seçim yaparken kafam rahatladı. Cep telefonumu eşim söylese de değiştirme ihtiyacı duymadım. Eskisi gibi bir spor salonuna kayıtlı değilim artık, açık havada koşuyorum, yürüyorum. Arabam var ama bir türlü plakasını ezberleyemedim çünkü pek kullanmıyorum. Toplutaşım araçlarını kullanmak çok daha zevkli geliyor. Üstelik nereye park edeceğim sorunu da yok.
İnanmak istemiyorum bazen bu mutluluğun gerçek olduğuna. Geçici bir dönem diyorum. Geçecek, sonra göreceksin geleceğini garanti altına almamanın bedelini. Emeklilik için para biriktirmelisin. Sonra bana mı tesadüf ediyor bilmiyorum, bir sürü sorunlu emekli görüyorum bugünlerde etrafta. Yıllarca o günleri beklemiş, sevmedikleri işlere katlanmış, şimdi her şeyi yapmakta özgür ama mutsuz. Belki onlar da benim şu an yaşadığım durumun tersini yaşıyorlar. Yıllarca mutlu olacaklarını düşünüp sonunda vadedilenlerle karşılaşmadıkları için hayal kırıklığı yaşıyorlar.
Hayatımda ne değişti diye sorduğumda kendime, anlam olduğunu görüyorum. Hayatımın ve yaptığım işin benim için daha fazla anlamı var. Daha fazla faydam, daha az zararım olduğunu hissediyorum. Bu ikicisi galiba bana daha iyi gelen.
Çoğu şeye tam da kapılar ardına kadar açılmışken ara verdim ben. Kolay değil bu yaşantımdan mutlu olduğumu kabul etmek inanın. Çünkü kariyerimde o noktaya gelmek için sağlığımı bile riske attığım dönemler oldu. Tüm şirketlerin ve herkesin aynı olduğunu söylemek istemem. Çok yakın dostlarım vardı iş yerlerinde, ama psikolojik sağlığı çok bozuk insanlarla da çalışmak zorunda kaldım. Bunlar da beni yıldırmadı. Başka bir yaşam tarzı seçmemin tek sebebi, bana mutluluk getireceği iddia edilen kariyer beni mutlu etmiyordu. Bu kadar basit. Ama annelik ve tahmin etmediğim daha birçok şeyin bana bu kadar mutluluk yaşatacağı aklıma bile gelmemişti.
İşte kendime sorum şu bugünlerde. Yaşamın amacı mutlu olmak ve mutlu etmekse, işte buyur elimde şimdi. Ama bana böyle söylememişlerdi diyorum. Hani kariyer beni mutlu edecekti. Unvan, prestij, bol para, araba, cep telefonu, sağlık sigortası, spor kulübü üyeliği… Ben de başkalarına öyle söyledim sonrasında. Onca yıl, onca çaba, onca söylenen yanlış mıydı yani diyorum. Susuyor içim bu sefer cevap vermiyor. Sanırım söyleyeceğini duymaya henüz hazır olmadığımı düşünüyor.