Barış Olmak

Konu bir bebeğin poposu ile ilgili.

Bir iki hafta önce içimden bir ses televizyon izle dedi. Pek televizyon izlemem. Karşı olduğumdan değil, ama keyif almıyorum, pek ihtiyaç duymuyorum. Neyse Pazar akşamı kanepeye bağdaş kurdum, kumandayı aldım ve televizyonu açtım. Kanallar arasında gezinirken rastladığım, NTV’de yayınlanan Oliver Stone’un ABD’nin Gizli Tarihi (The Untold History of United States) adlı bir belgesel beni aldı götürdü bir anda. On bölümmüş. İlk bölümüydü yayınlanan.

Hemen internette rastladığım diğer bölümlerini orijinal diliyle ve Oliver Stone’un anlatımında izlemeye başladım. Kesinlikle izlenmesi gereken bir belgesel, ama onun hakkında yorum yapmayacağım.

Benim konum aklımdan çıkmayan bir bebek poposu. Vietnam savaşını anlatırken yayınlanan bir iki saniyelik bir görüntü idi. Ölü insanların üzerine düşüp kalmış, ölmüş daha doğrusu öldürülmüş bir bebeğin açıkta öylece duran bembeyaz minik poposu.

Oğlum içeride uyuyordu. Bu dünyada hala bakılması çok zor sahneler yaşanıyordu; ben o belgeseli izlerken, şimdi bunları yazarken ve siz bunları okurken. Bunlara şahit olmak bir ekran karşısında bile zorken, gerçeğini yaşamak nasıldır? Nasıl bir etki bırakır insanın üzerinde? Sonrasında insan ne yapmayı seçer? Nasıl yaşar? Bu bahsettiğim görüntülere bizzat tanık olmuş Vietnamlı Budist Rahip Thich Nhat Hanh’in kitaplarından birini hiç okudunuz mu? Ben onu şimdi daha iyi anladım: Barış için ‘savaş’ yapılamayacağının, zulüm görmüş olmanın bir başkasına zulüm etmenin bir gerekçesi olmadığının ve barış için barışın bizzat kendisi olunması gerektiğinin yaşayan bir örneği olduğunu şimdi daha iyi anladım. Ondan neden bu kadar çok etkilendiğimi şimdi daha iyi anladım.

Her zulüm görenin zalim haline gelme riski vardır ve bu risk çok büyüktür, ama herkes bu yolu seçmez. Bunu bana derinden bir kez daha hatırlatan, yüreğimin acıtan o minik popoyu ve Thich Nhat Hanh’ı hiç unutmayacağım…

…Eğer bir çocuğun elinden tutarak çimenlerin arasında büyüyen küçük çiçeklere bakarsak, eğer onunla oturup derince nefes alır ve gülümsersek, beraberce kuşların ve aynı zamanda oynayan diğer çocukların seslerini dinlersek,…işte o zaman anlarız ki geleceğimiz bunların hepsine bağlıdır…’ Thich Nhat Hanh