Her Şeyin Bir Zamanı

Bazı şeyleri anlatması zor, ama doğa için zor yoktur. Öğrendim. O anlatır. Hatta olabildiğince sadelikle. Bir tomurcuğun öncesi ve sonrası gibi. İçinde tomurcuklar olan kış gibi. İçinde karanlık olan bahar gibi. Döne döne giden.

Bakarak, bazen dikkatli de değil sadece bakarak, bana kendimi açık etmesine izin vererek doğadan, doğamdan çok şey öğrendim. Bana beni yansıtan doğam. Bugün ormanda dolaşırken içimde saklı tomurcukları gösterdi bana. Bu ağacı gösterdi. Gerçekte onların aylar önce bile ağacın içinde olduğunu fısıldadı bana. Bu tomurcukları görmediğim kış günlerinde bile, onlar ortada yokken bile, aslında orada olduklarını. İçim aniden sevinç doldu. Fakat ardından bu tomurcukların aslında gelecek sonbaharın kuru yaprakları olduğunu da söyledi bana. İçim buruldu. Hemen sonra bana yine, görmediğim ama ağacın içinde olan gelecek yıl açacak tomurcukları hatırlattı. Yine sevindim. Ve sonra, onların da gelecek yılın sarı yaprakları olacaklarını. Ağaç, sırasını bekleyen milyonlarca tomurcuğunu anlattı ve yine sırasını bekleyen, toprağa düşmek isteyen sarı yapraklarını, bu böyleydi…

Ama şimdi tomurcuk zamanı. Derelerin çağıldama, kuşların çiftleşme, sincapların ortalıkta koşuşturma zamanı, benim oğlumla sevinçle el ele yürüme zamanım, onun bebek olma, oynama zamanı…

Her şeyin bir zamanı vardı…