Uzun süredir kendimi bir kozada hissediyordum. İçinde çok yoğun dönüşümler geçirdiğim, kendi nefesimde ısındığım sıcacık bir kozada. Fakat bazı fikirler, ilhamlar artık o kozaya sığmaz oldu ve anladım ki onu ‘yavaş yavaş’ terk etme zamanım geldi.
Bugünlerde buraya daha az yazıyorum, ama onun dışında kalem elimde durmuyor, sürekli akıyor. İçimden heyecan fışkırıyor, çünkü hayatımda yine bir değişimin zamanı gelmiş görünüyor. Yakın gelecekte daha çok yazacağım bunları ve daha birçok şeyi, ama şimdiki yazımın amacı onlardan bahsetmek değil. Kabul ederseniz, ufacık bir armağan sunmak.
Bu kelebeği sizleri düşünerek yaptım bugün. Kalbimde hissettiğim tüm okurlarıma, özellikle de beni taa baştan beri yalnız bırakmayan ve özlemlerimi paylaşanlar için ufak bir teşekkür niyetiyle. Yazacak ilhamı almak kadar okunmak da öyle büyük bir lütufmuş ki, bunu sizler sayesinde tattım. Okunurken de, yazarken olduğu kadar dönüştüğümü hissediyorum çünkü. Sanki bilinmeyen bir enerji alanında niyetler, kalpler, düşünceler, duygular birleşiyor, dönüşüyor ve bambaşka bir yapıyla, yeni ilhamlarla bana geri dönüyor. Büyülü bir şey. Bunu Perili Evren’in yazısı öyle güzel anlatıyor ki.
Kısaca bu kelebek, benim gibi dönüşüm içinde olan tüm arkadaşlarıma candan sevgilerimle…
Gennine D. Zlatkis’in bir çalışmasından esinlenerek hazırladığım linolyum baskı üzerine suluboya