Türkiye’ye gelişimden bir gün sonra inanılmaz bir gündemle karşılaştım. Birçok insan gibi benim de canım çok sıkıldı. Fakat bir şey için içim şükran dolu. Ankara sokaklarında dolaşırken, buraların bana yaşattığı bazı duyguları ne kadar özlemiş olduğumu hissediyorum. Toprağa her basışımda yaşadığım o nedensiz sıkı sıkı kucaklanma hissi, ana kucağındaki bir çocuk gülümsemesini yüzüme giderek yerleştiriyor.
Maalesef Türkiye’de son günlerde çok kirli şeyler ortaya döküldü. Yapanlar kadar, bunların ortaya çıkmasında rol oynayanlar da adalet, ahlak, din gibi önemli değerleri kendi çıkarları uğruna kullanıp ters yüz etti ve ediyor. Bu gidişattan endişeli bazı kişiler, işler daha sıkışırsa yurtdışına yerleşebileceklerini düşünerek kendilerini rahatlatıyor olabilirler. Yaşamayanlar için, gurbet denen şeyin ne kadar iyi koşullarda olursa olsun hiç sanıldığı kadar kolay bir tecrübe olmadığını belirtmek isterim. Ancak beraberinde herkese, en az bir defa vatanının dışında bir yerlerde birkaç yıl yaşamayı da tavsiye ederim. Küçümsedikleri ve hatta farkında olmadıkları bazı şeylerin aslında çok değerli ve önemsedikleri bazı şeylerin ise aslında o kadar da önemli olmadığını tecrübe edebilirler. Yurtdışında yaşamak acısıyla, tatlısıyla iyi bir öğretmendir.
Uzun lafın kısası birçok açıdan sarısıcı bir yılı bugün geride bırakıyoruz. Kendim ve siz tüm arkadaşlarım için farkındalık, sevgi, şevk, cesaret ve umutla dolu bir gelecek yıl diliyorum. Her şeye rağmen, 2014’e girerken benim içim şükranla dolu. Baktıkça can acıtan betonlaştırılmasına rağmen tekrar yuvamda, Anadolu’da olmak çok güzel.
Comments 2
Author
Hoşbulduk. Ahh ahh! Çok güzel yazmışsınız ve hatta buraya gelmeden önceki tüm sorgulamalarımı da neredeyse özetleyen bir yazı olmuş. Bunları bekleyerek geldim ve buna rağmen geldim. Sizin gibi gidişatımı ben de merak ediyorum. Buradan giderken farklı bir insandım, döndüğümde farklı bir insan. Giden insan eleştirmeyi ve hatta bazen küçümsemeyi iyi bilirdi, dönen insan ise kendiyle yüzleşmeyi iyi biliyor. O alışveriş merkezlerinin kurulmasının ve şu günlerde her televizyon izlediğimde kızgınlıkla ve hayal kırıklığıyla dolmama yol açan haberlerin oluşmasındaki sorumluluğumu alıyorum. Öyle olunca Ankara da, Türkiye de benim gerçeğim ve geçmişte yaptığım ve yapmadığım şeylerin bir sonucu benim için. Bir yanımın betonlaşmış, kurumuş, yozlaşmış nereye kaçacağım ve ne kadar. Öncekiler benzerini yapmadılar mı ve bu nedenle şimdiki bazı sevimsiz gerçeklerle biz yüzleşmiyor muyuz?
Çok şanslıyım ki eşim daha önce Ankara’da yaşadı ve buranın nasıl bir yer olduğunun bilincinde olarak geldi. Dediğiniz gibi lütfen beni okumaya devam edin ve geribildirimlerinizi eksik etmeyin. Eminim süreç içinde işin doğası gereği kafamın karıştığı, hatta ümitsizliğe kapıldığım dönemler olacaktır ve yorumlarınıza ihtiyacım olacak. Son yıllardaki çalışmalarımdan keyifle öğrendiğim bir şey de ortak zeka, tekil akıldan üstündür. Çok sevgiler.
Merhaba, blogunuzu biriktirerek okuyorum. bir kaç ayda bir ziyaret ediyorum yani. kafamdaki bir çok soruya cevap olabilecek bir konumda olduğunuz için ilgimi çekmişti ilk. Türk olmayan biriyle evli olmak, çocuk sabihi olmak, Türkiye dışında yaşamak… Ben ve Türk olmayan eşim Ankara’da kurduk hayatımızı. Ama sizden farklı olarak Ankara’yı hiç ama hiç sevmiyorum ben. Belki küçük bir Ege kasabasında büyümüş olmanın verdiği hislerle 20 yıla yaklaştım, ama hala buralı olamıyorum. Aklımızda sürekli sorular var eşimle, Ankara’ya (Türkiye’nin kendine has dertlerine) daha ne kadar maruz kalabilecek gücümüz var, çocuk sabihi olmalı mıyız? Bunu Türkiye’deyken mi yapmalıyız? Anneanne dede, eş-dost sevgisine doyacağı, ama alışveriş merkezi koridorlarında büyümekten başka alternatifinin olmadığı, onu hiç sevmeyecek bu şehirde, bu ülkede?
İşte tüm bu sebeplerle şimdi Ankara’ya dönme kararı almış yazılarınızı çok daha büyük bir ilgiyle okuyacağım. Daha önce benzeri bir kararla Amerika’dan, Türk olmayan eşi ve küçük oğluyla Ankara’ya (büyük özlemle) dönen, ama bir senenin sonunda ardına bakmadan eşinin memleketi Avustralya’ya kaçan bir başka harika Ankaralı kadının blogunu keşfetmiştim. Evirip çevirmeden büyüdüğü bu şehirde ne mutsuz ne hayalkırıklığı içinde kaldığını yazmıştı. Umuyorum ki siz daha olumlu, umut verici bir deneyim yaşarsınız. Özellikle oğlunuz… Merakla okuyacağım. Bir kısmı yukarıda açıkladığım bencilce sebeplerle. Ama belki sizin deneyimleriniz bana da moral olur.
Sevgiler, hoş geldiniz!