Masamda çalışırken, birinin karşı sokaktan koşarak geçtiği gözüme çarptı: Bir Tilki! Şaşakaldım. Eğer benim gibi yaşamda tesadüflere pek inanmıyorsanız, nadir ortaya çıkan böyle işaretleri görmezden gelemezsiniz. Günün bu vaktinde, sokak ortasında gerçekleşen bu zamansız karşılaşmanın bana önemli bir mesaj veriyor olabileceğini hissettim.
Bu konulardan anlayan bir bilge olsaydı yakınımda ona sorardım, ama yok. Ben de merak içinde hemen kütüphanemdeki Ted Andrews’in, şamanizmle ilgili Animal Speak adlı kitabını elime aldım. Şamanistik kültürlerde doğa ve insan yaşamı ayrı düşünülmez, dolayısıyla doğada karşılaşılan durumların yorumuna çok önem verilir. Bu anlayışa göre doğa insana işaretler aracılığıyla rehberlik eder. Bu bilgelik eski Türklerin de hiç yabancısı olmadığı bir konu.
Kitapta ayrılan kısmın büyüklüğüne bakılırsa, tilki sembolü şamanizmde oldukça fazla anlam taşıyor. Dişi enerji ve yaratıcılık ile ilgili. Kamuflaj, şekil değiştirme ve görünmezlik de en güçlü yanlarından biri. Ortaya çıkması, kişinin yaşamında yeni bir yaratıcı bir sürecin başladığını da belirtiyor. Güneşin battığı ya da doğduğu anlar gibi geçiş zamanlarında veya ormanın bitip tarlanın başlaması geçiş yerlerinde daha fazla görülüyorlar. Ayrıca bunlar birçok değişimin gerçekleştiği ve bu nedenle hızlı adaptasyonun gerektiği noktalar.
Sağlam birlikteliklere sahipler, ama tek başlarına vakit geçirmeyi daha tercih ediyorlar. Ayrıca tilkiler gerektiğinde kuyruklarına sarınarak (ki kuyruk dişi enerjiyi temsil ediyor) soğuktan korunabiliyor, kendileri için sıcaklık ve rahatlığı kolaylıkla yaratabiliyorlar.
Bacakları koşmaya çok uygun ve koşarkenki rahatlıkları izleyenlere sanki hiç durmadan sonsuza kadar hedeflerini takip edebilecekleri izlenimini veriyor. İşitme kabiliyetleri çok yüksek, bu da sembolik olarak kişinin söylenenlerden daha fazlasını anlayabildiğine işaret ediyor. Aynı şey görme için de geçerli, ama en güçlüsü koku duyuları. Bu duyuları sayesinde kimlerle sosyalleşip sosyalleşmeyeceklerine sezgisel olarak karar veriyorlar. Yuvaları dışında vakit geçirmeyi çok sevseler de, dönüp dolaşıp yuvaya geliyorlar. Yuva onlar için önemli…
İşte Tilki tam karşıma çıktığında yakında yapmayı planladığım bir baskı için kalıp oyuyordum. Zaman zaman kendi başıma kalabilmenin güzelliğini düşünüyor ve bu imkana sahip olduğum için şükrediyordum. Yaşantım, düşüncelerim ve yaptığım iş, eskiden tanıyan birçok insanın tahmin etmediği kadar değişti, fakat Türkiye’de çevremdeki insanların beni kimi zaman eskisi gibi görmelerini normal karşılıyor, çoğu şeyi zamana bırakıyorum. Benzer geçiş dönemlerini defalarca yaşadığım için süreç içinde her şeyin ve herkesin hayatımda yerli yerine oturacağını biliyorum. Ayrıca bugün aniden karşıma çıkarak saygıdeğer Tilki de, taşıdığı simgesel özelliklere bakılırsa, şu an için doğru şekilde davrandığımı onaylamış oldu:)
‘Eğer hayvanlara konuşursan,
onlar da sana konuşurlar
ve birbirinizi tanımış olursunuz.
Eğer onlara konuşmazsan,
onları tanımazsın,
Ve tanımadığından
korkarsın.
Kişi korktuğuna zarar verir.’
-Kızılderili Şef Dan George