Şükür ve İyilikbilmezlik Üzerine

Ailece yeni yıl akşamı keyifli bir yemek yiyelim diye hazırladığım bir masa bu. Ne güzeldir, kutlama için insanın yaşamında, kültüründe birçok vesile olması. Son dönemde kültürümüz o değil budur diye artık anlatmadan öte bir dayatma haline gelen şeyler, yıllarca bilim yapan beni ‘acaba bu denilenlerde doğruluk var mıdır’ diye kapsamlı bir araştırma merakı içine düşürdü. Eskiden yapılan ağaçla ilgili kutlamaları ve bunun gibi ne çok şey öğreniyorum bu sayede. Bir de artık pek örneğini göremesek de ‘şükran duymanın ve halinden memnunluğun’ çağlar boyu kültürümüzün en önemli değerlerinden olduğunu.

Güncel Türkçe Sözlük ‘nankör’ kelimesini şöyle tanımlıyor ‘sıfat/ Farsça kökenli/ iyilikbilmez’

Kendime soruyorum, nedir bu iyilikbilmezlik? Nedir bu sürekli ‘üzümünü yeme ve bağını hiç sormama’ hali? Nedir bu bitmeyen hırs; konuşurken bile insanın gözlerini kan çanağına çeviren, sesini yükselten, dudaklardan sürekli nefret sözleri çıkaran? Nedir bu gözü doymaz, hiç huzur bulmaz ve hiç huzur vermez haller? Neden başkalarını bu kadar mutsuz etme isteği? Kişinin gerçekte hiç mutlu olmamasından mı? Anladım ki halinden memnun olmak hiç de hafife alınacak şey değilmiş. Yokluğu bir toplumu böylesine kararttığına göre.

Kısacası, örneklerini ve etkilerini gördükçe ben bu iyilikbilmezlik işini çok ciddiye almaya başladım ve yeni yıla sizlerin huzurunda daha fazla ‘iyilikbilerek’ girmeye karar verdim.

Öncelikle bilmelisiniz ki, orada olduğunuz, yazdıklarımı ilginç, güzel, anlamlı bulduğunuz ve okumak için yaşamınızdan değerli zamanı ayırdığınız için şükran duyuyorum.

Beni kendine eş olarak seçen, her konuda beni yürekten destekleyen hayat arkadaşım için şükran duyuyorum.

Sağlıklı ve neşeli bir çocuğa sahip olduğum için şükran duyuyorum.

Ahlakı, demokrasiyi ve insana saygıyı yediği yemek, soluduğu hava kadar içselleştirmiş bir aileye sahip oluğum için şükran duyuyorum.

Bu blog ve daha nicesi için içimin sürekli ilhamla dolup taşıyor olmasına şükran duyuyorum.

Anlamlı bulduğum işlerim olduğu için şükran duyuyorum.

Maddi anlamda yeteri kadarına sahip olduğuma ve en fazla para harcadığım şeylerin kitaplar gibi bana kat kat ilhamla ve öğrenmeyle geri dönen şeyler olmasına şükran duyuyorum.

Atalarımdan bana miras kalan kültürel zenginliğe ve onların arasından şu benim bu benim değil diye ayrım yapmayan kalbime şükran duyuyorum.

Her şeye rağmen beraber dans edebilen, şarkı söyleyebilen ve hissedebilen bir toplum içerisinde yaşadığıma şükran duyuyorum.

Birçok ülkeden arkadaşım olduğuna ve böylece içi güzel insanların aslında ne kadar birbirlerine benzediklerini anladığıma şükran duyuyorum.

Din, dil, ırk ayrımı yapmayışıma ve özellikle çocuğuma ve etrafıma bu tarz zehirli düşünceler saçmayışıma şükran duyuyorum.

Sadece bir kadın değil bir insan olarak da yaşama imkânını bana veren devrimlere şükran duyuyorum.

Gerçek insan olmanın anlamını öğrenmede ışık olan, bu toprağın gelmiş geçmiş tüm Erenlerinin ve Dünya’nın tüm Aydınlanmış Kişilerinin varlığına şükran duyuyorum.

Yediğim yemeğe, içtiğim suya şükran duyuyorum.

Dünyamı yaşanır kılan ağaca, kuşa, toprağa, bildiğim ve bilmediğim tüm canlılarıyla benim de bir parçası olduğum doğaya şükran duyuyorum.

Ne olursa olsun geleceğe hep ümitle bakmayı seçtiğim için şükran duyuyorum.

Şimdi ve burada olduğum için şükran duyuyorum.

Şu an kendimi yazmaya başladığımdan daha güçlü ve iyi hissedittiğim şükran duyuyorum.

Hepimize bu vesileyle olan tüm kötü şeylerin yanında bol bol iyilikbildiğimiz yıllar diliyorum!