Yine ve Yeniden ve yeni1anlam

Dün blog üç yaşına girdi. Ayrıca bu ay bloğa ismini veren, yeni1anlam –biraz da gereklilikten- benden oluşan ufak bir şirket haline geldi. Şu yazıyı üç yıl önce yazışımdan ve hatta birkaç yıl öncesinden beri her adımımda kendiliğinden gelişen bir yolda yürüyorum. Şimdi burada azıcık duracağım.

Derin nefes.

Nedir içimdeki bu karışık heyecan?

Yaratıcılık içeren yeni bir yöne girmek ve genelden farklı bir iş yapış biçimiyle ortaya çıkmak hem kolay hem de değil. Başkalarını bıraktım insan kendi yaratıcılığına bazen ilk kendisi engel kesiliyor. Bu yolda en çok kendi canavarlarımla boğuşuyorum.

Neredeyim ben? Yine yeni bir başlangıçta. Belki de bu yüzden boğazımdaki düğüm. Başka seçeneğim ne? Eskisi gibi devam etmek. Üç yıl önce yeni olan eskisi gibi. Çocuğuna bak, blog yaz, okula git, araştırma yap, koçluk ver, grup çalışması yap. Bunların artık konfor alanlarım olduğunu görüyorum. Bu durum hem komik geliyor hem de kızdırıyor beni.

Bazen araba kullanırken, bahçede çalışırken veya bulaşık yıkarken ellerime takılıyor gözlerim. Onların hareketlerini izliyorum. Sanki bir bilgelikleri var gibi geliyor. Onların da anlatmak istedikleri şeyler var. Benden ve benden öte şeyler yapmak istiyorlar. Oyduğum kalıplara ya da diktiğim şeylere bakan çoğu kişi birkaç ay önce başlamış olmama ve hiç ders almamış olmama inanmıyor. Ellerimin sanatıyla ilişkim beklenmedik şekilde gelişen, tutkuyla büyüyen, ya geçici bir hevesse ya biterse diye korktuğum bir aşk ilişkisi gibi. Onu işimde, içimde nereye koyacağımı hala tam olarak bilmiyorum,
nereye gideceğini bilmiyorum. Burada duruyorum yine. Derin nefes.

Bunları niye yazıyorum. Çünkü bu zamana kadar ilginizle beni içtenlikle destekleyen sizlere ve kendime dürüst olmak istedim. Çok kolay yanları olsa da değişim süreci bazı açılardan dıştan göründüğü gibi değil.

Bu noktada koçluk yapan yanım yardıma yetişir belki. Diyor ki içimdeki koç;

‘Sanem, kontrolü kaybetmekten korkar gibisin. Doğru mu?’

Hafif gözlerim sulanıyor bunu duyunca.

‘Evet, korkuyorum. Aslında kontrolü çoktan kaybettiğimi de biliyorum ve belki de hiçbir zaman tam olarak elimde tut(a)madığımı da. İçimden gelen son istekler benim yine alıştığım yoldan çıkmamı gerektiriyor ve biliyorum değişmemek gibi bir seçenek yok benim için.’ Kendime tekrar ediyorum. ‘Değişmemek gibi bir seçeneğim yok.’

Koç Sanem;

‘Emin misin?’ diye soruyor.

Düşünüyorum. Hayır değilim. Aslında bunun gerçekteki adı, benim için ‘yaşam’. Görüyorum ki yine bazı konuları yeniden çerçevelendirmem gerekecek. Başarısızlık korkusuyla tekrar yüzleşeceğim ve yine birkaç yıl önce olduğu gibi beni güçlendiren, kendim için yeni bir başarı tanımı yapacağım. Bu açılardan aslında değişen bir şey yok. Görüyorum ki, aynı kalanların yanında değişen birkaç şey ve beraberinde onların gelecekte birçok şeyi etkileme olasılığı var. Aynı kalan şey ise buna benzer süreçleri daha önce defalarca yaşadığım ve bu süreçte ne gibi duygularla karşılaşacağım konusunda tecrübeli olduğum. Ayrıca bu söylediklerimin de içimi çok rahatlatmayacağını biliyorum, yani burada ne yazarsam yazayım sonunda içimdeki kaygıya rağmen yürümem ve neyle yüzleşmem gerekiyorsa yüzleşmem gerekecek. İşte yaşamımda değişmeyen bu:)

Şu bahsettiğim, baktığımda kaygı, heyecan, mutluluk ve daha birçok şey hissettiğim yeni iş tanımım da aşağıda. İşte yeni1anlam bu tanıma hem destek olarak hem de gereklilikten; anneliğim çoğunlukla aile içinde kalmak üzere, koçluk, grup çalışması, blog, eylem araştırması, tasarım ve el sanatlarının sürekli birbirini beslediği organik bir iş yapış modeliyle doğdu. Bana, herkese ve her şeye hayırlı uğurlu olsun!