Lalelerin mevsimi geldi:) Onlar ortalıklarda görünmeye başlayınca, düzenlediğim grup çalışmasının kışın gerçekleşen bir toplantısında, dışarıdan topladığımız parçalarla yaptığımız bu lale aklıma düştü. Konuyu çok uzatmak istemiyorum, zira o görüşmemiz konuşmadan da birlikte olunabilineceğiyle ilgiliydi. Bunu tecrübe etmek için de basit bir şey yaptık. Yaklaşık bir saat boyunca doğada sessiz biçimde beraberce yürüdük ve yürüyüş boyunca etrafta ilgimizi çeken üç şey topladık.
Döndüğümüzde herkes topladığı parçaları masa üzerinde bir yere yerleştirdi. O yeri beğenmeyenimiz olduğunda, aldı başka bir yere koydu. Hepimiz tüm parçaların yerinden memnun oluncaya kadar sessizce devam etti bu süreç ve sonuçta da bu resim çıktı ortaya. Arkasından herkeste inanılmaz bir keyif.
Grup çalışmasına katılanların bu satırları gülümseyerek okuduğunu tahmin ediyorum, zira onlar için sürpriz bir çalışma olmuştu. En az konuştuğumuz bu basit toplantı, aylardır düzenli yaptıklarımız arasında en derin farkındalıkları kazandığımız çalışmalardan biri olarak da kaldı.
Eskiye nazaran çok daha fazla iletişiyor olsak da, buna tezat biçimde artan sayıda insan aslında derin bir yalnızlık ve anlaşılmamışlık duygusu içinde olduğunu ifade ediyor. Çünkü gerçek birliktelik yani insanın en temel ihtiyaçlarından biri olan anlaşıldım -ve aidiyet- hissi; sade konuşmadan ötede bir yerde, ‘ol’makla ilgili ve biz o yerden bu yaşantı tarzımızla giderek uzaklaşıyoruz. Doğadan, doğamızdan çoktan uzaklaşmış olduğumuzdan hiç bahsetmiyorum bile.
Burada duracağım. Kendime kısa yazacağıma, yani az konuşacağıma söz verdim, çünkü bahçede yeni açmış pembe lalelerle randevum var. Yanlarına gidip doya doya, sessizce varlıklarının tadını çıkaracağım. Şimdi onlarla birlikte olmanın tam zamanı…