'Erkekler Ağlamaz'

Sabah özenli kesimli takım elbisesini giydi, oğlanı yanına aldı okula bırakmak üzere ve gitti. Akşam gelecek. Bense bu atölyede hayallerimin işini yapıyor olacağım. İşimde maddi olarak kar sağlamadım henüz, ama en azından ruhum zarar görmüyor. Peki ya o, kocam ve onun gibi birçok erkek. Bir seferinde atölye çalışmamıza katılmıştı ve tasarımı, baskısı bu oldu. ‘Dünyaya huzurla bakan gözler’ bunlar dedi. İş yaşamında genç yaşında gelebileceği en iyi noktalardan birine ulaşmış bir erkeğin özlemi; huzurla bakan gözler… Kocama ve onun gibi birçok erkeğe derin bir şefkat duydum aniden. Bu sistemin en çok onların ruhunu incitmiş, acıtmış olduğunu, yorduğunu, hırpaladığını hissediyorum. İncinmişliği konuşmanın bile tabu olduğu o dünya. En derin özlemleri huzurken hep ve her alanda savaşmak ve mücadele etmek için büyütülmeleri, canı yandığı zaman ağlamaya bile izni olmamak, duyguların zayıflık olduğu bir soğuk dünyaya hapsolmak. ‘Erkeklerin yaşamı şiddet dolu çünkü onların ruhları ezilmiş durumda.’ (Men’s lives are violent because their souls have been violated.) diyor James Hollis. Kocam; öfkesine asla yenik düşmemesi, insana olan saygısı, yüksek başarısının yanında sahip olduğu mütevazilik, dayanıklılığı, zekası, şefkati, doğa sevgisi ile gördüğüm en güçlü erkeklerden biri… Şu boşluk da onun kendine tanıdığı renk özgürlüğü, oraya bir başka renk baskı yapılacak…