
Kocama, bütünleşme kalıbımdan yaptığım baskıyla, çantasının içinde taşırken yıpranmasını istemediği şeyleri koyabileceği bir küçük çanta yaptım. Kullandığım renklerinin ilhamını da bir tatlı 23 Nisan efesi verdi:)


Eşime, ilk beş yıl önce, keçeden benzer boyutta bir çantayı benzer bir iş görmesi için tasarlayıp, dikmiştim. Çok severek, keyif alarak. Çantanın baskısını da bir turşu plastiğini kullanarak yapmıştım. Sonrasında bu tasarım oldukça beğenildi ve beş- altı tane çanta daha başkalarının yaşamlarında ufak görevini görmek üzere üzere ellerimden çıktı.
Hayalgücümü ve ellerimi yoğun şekilde çalıştırarak yaptığım bu işler benim için çok önemli ve çevreye verdikleri ilhamların yaşama olası olumlu etkilerini, katkılarını hiç hafife almıyorum. İnsan yaşamda daha fazlasını görmek niyetiyle bakmaya görsün, turşu kalıbı bile bir tasarım aracına dönüşebiliyor. Eşim çantanın şıklığına baktıkça ve turşu kalıbını hatırladıkça bazen gülüyorum diyor. Onu böyle gülümsettiğimi bilmek güzel. Bahsettiğim çanta, iş hayatında etkili bir yönetici olan kocama verdiği bu küçük ilhamla yaşamda başka ne kapılar açtı bilmiyorum.
Önceki çantasını incelemek ve turşu kalıbının hikayesini öğrenmek istiyorsanız, şurada. Ama yeni çantasında kullandığım bütünleşme adını verdiğim kalıbımın da ilginç maceraları var. En sevdiklerimden biri birkaç yıl önce oğluma yaptığım büyük oyun örtüsündeki dağları oluşturmasıydı. Allah’ım ne maceralar yaşandı örtüdeki o dağlarda, denizlerde, kırlarda…

Siyasetten başka neredeyse hiç bir şeyin konuşulmaz, konuşulamaz olduğu bu ortamda tükenmeden ve tüketilmeden yaratıcılık içeren işlerle uğraşmak açıkçası hiç kolay değil, fakat vazgeçecek değilim. Çünkü eğer başka ve daha üst açılardan bakılırsa her soruna daha önce akla gelmemiş bir çözüm bulanabileceğini düşünüyorum ve zaten yaratıcılık da tam olarak bu değil mi? Düşünülmemişi düşünmek. Kısacası yaşamda çözümsüzlüğün değil, daha önce akla gelmemişlerin olduğuna inanıyorum. Eğer böyle hiç bakmadıysanız bir hafta süreyle deneyin derim. Az da olsa hafiflediğinizi ve önceden görmediğiniz bazı çözümleri görmeye başladığınızı fark edebilirsiniz. Kim bilir belki de bu geniş olasılıklar içeren yeni bakış açısının getirdiği zihinsel açıklıkta, ferahlıkta, içinizde daha önce varlığından haberinizin olmadığı yetenekler, ilgiler de uyanmaya başlayabilir.

Uzun süredir oldukça yaratıcı bir çocukla aynı evde yaşıyorum. Oğlum her anın istersen taze bir başlangıç olabileceğini gösteriyor. Ön yargısız ve yüksüz bir zihinle bakabilmeyi öğretiyor. Ve yaşamda çözümlerin daima orada bir yerde olduğunu, ama bazen göremediğimi hatırlatıyor. Evet, artık yaşamda daima bir çözümün bulunduğuna ve hatta mucizelerin olabileceğine inanıyorum.
Bu son yıllarda başka nelere inandım? Sevdiği işi yapan kişinin kendini aşarak yaratabileceği güzelliklere, verebileceği ilhamlara.
Bir gün okulun bahçesinde yürürken hocam Chris bana şunu söylemişti; ‘Aradığın işi bulamıyorsan, sen de onu yarat.’ Evet ya, neden olmasın dedim kendime ve bunu daha önce nasıl akıl etmemiş olduğuma şaşırdım. “Bir dehanın içgörüleri ifadesel olarak basit ve zarif olma eğilimindedir. Bir kez anladığımızda, daha önce nasıl düşünmemiş olduğumuza bir türlü inanamayız.” diyor Grealdine Schwartz. (Drawing with Childeren- Mona Brookes)
Ve ekoloji, psikoloji, felsefe, araştırma, yazı, sanat, tasarım, baskı, dikiş, nakış tüm o sevdiğim işleri anneliğimle bütünleştirerek yapabileceğimi hayal etmem sizlere bahsettiğim o basit cümlenin yarattığı ilhamla başladı. O konuşmanın beraberinde geniş olasılıklarla dolu, varolan, bilindik iş tanımlamalarının dışında ve ötesinde bir kapı açıldı içimde…
Böylelikle geçen senelerde yaşama, sevgimle yaptığım bir sürü el işi de karıştı. Onlar şu an kiminin ellerinde, omuzlarında çanta olarak oradan oraya dolaşıyor, kiminin oyun odasında oyuncaklarını kese olmuş içinde biriktiriyor, kiminin duvarında asılı baktıkça hoşuna gidiyor, kiminin kolye olmuş boynunda duruyor…Geçmişte bunları yapacağını asla düşünmeyen, hayalinde bile canlandırmayan bir psikoloğun ellerinden çıkıyorlar bunlar. Sanat öğrenen, ekoloji konusuna odaklanan bir iş psikoloğu kadın, her geçen gün yaşamda daha önce fark etmediği ve yıllardır gözünün önünde duran yeni bir bilgi, bir yetenek, bir güzellik, bir çözüm, bir kolaylık fark ediyor, hayret ediyor. Her geçen gün parçası olduğu doğanın dehasına daha da hayran kalıyor ve ellerini, zihnini o dehanın yaratıcı bir ifadesi olmaya daha da açıyor.


Evet yaşamda güzel ve hatta önemli başlangıçlara ilham olmaya bazen bir küçük cümle, bir küçük turşu plastiği yetip artabiliyor… Kim bilir bu çanta yaşamda hangi ilhamlara, güzelliklere gebe… Ona bu gözle bakmak bana gerçekten heyecan veriyor…
