
Bahçemizin en sevdiğim saatleri akşam saatleri.
Ankara gündüz çok sıcak olsa da akşam saatleri hemen serinlemeye başlar, kısa sürede naneli limonata gibi tatlı bir hava oluşuverir. Bu saatlerde fırsatım olursa bahçede sessizce oturur, iç ferahlatan esintinin tadını çıkarırım. Kocam veya arkadaşlar varsa bu saatlerin sohbetinin de tadına doyum olmaz. Neden bilmiyorum serin, tatlı konulardan bahsedilir hep. Ve bir takım kararlar alınıverir. Hafta sonu ne yapsaktan, gelecekte ne yapabilirize kadar değişebilir kararlar ve güneş batarken bir şükür duygusuyla gün kapanır. Ankara’nın yazın kavurucu gündüzünden sonra aniden gelen güzel serinliği, yaşamda her zorluğun sonunda bir ferahlığa çıkacağını insana ilk elden yaşatır, her gün, her akşam, tekrar tekrar.
Bu altın ışıklarla dolu anlarda sanki her düşündüğüm güzel şey gerçek olabilirmiş gibi gelir. Şimdi bu saatlerde de şu tatlı limonata serinliğini sağlayan Orta Anadolu’ya şükran duyarken onu gördüğüm, hissettiğim güzelliğiyle, renkleriyle anlatabilmeyi ne kadar arzuladığımı duyumsuyorum.
Ellerimle şarkılar söyleyebilmeyi istiyorum. Binbir renkli, dokulu, ışıklı şarkılar…
