
Bu yarı yıl tatilinde oğlumla tesadüf ettiğimiz belgeseller açısından çok şanslıydık. Belgesellerin birçoğunun, Ankara’ya yakın, sık gittiğimiz, bildiğimiz veya yakınımızdaki bölgelere dair olması ve belgesellerin güzelliği bizi izlerken ayrıca heyecanlandırdı. Bunlardan Konya yöresinde yaşayan Anadolu Yaban Koyunu ile ilgili olanını kısa süre önce paylaşmıştım. Şimdiki de Türkiye’de yerleşim ve üreme alanlarından biri Ankara Kızılcahamam Soğuksu Milli Parkı olan ve Dünya’da soyu tükenme tehlikesi altında Kara Akbaba’ya (Aegypius Monachus) dair. Yerel ve Uluslararası birçok ödüle layık görülmüş belgeselin yönetmenliğini, Anadolu Yaban Koyunu belgeselinin de yönetmenliğini üstlenen olan Ece Soydam yapmış.
Oğlumun doğaya olan merakına, onunla kurduğu uzaktan sadece görerek değil, koklayarak, tadarak, dokunarak, tüm duyularıyla duyumsayarak sözden öte ilişkisine bayılıyorum. Umarım gelecekte de böyle devam eder. Bu yaşına kadar onunla doğada bol bol vakit geçirmeye özen gösterdik. Özellikle de yaban doğada. Bu, onun sezgilerinin açık olmasını, çevresindeki uyaranlara karşı oldukça duyarlı ve özellikle insanlarda, çevresinde yapmacıklıktan, aşırı ve yapay uyaranlardan pek hoşlanmamasını da doğurdu. Bu doğayla sıkı bağları olan birçok insanda da gördüğüm bir şey.
Bu ara tatil ailece yavaşlayıp, düşünmek, onun hayal gücünden taşan hikayeleri dinlemek, sarılmak, yan yana kitap okumak, uzun yürüyüşler yapmak için bol bol zamanımız oldu. Eski Foça çevresinde doğada, açık havada da oldukça vakit geçirdik. Bazen ona ruhunun güzelliğine, gücüne, saflığına ve yaşam enerjisine hayranlık duyarak uzaktan baktım. Ve o olgunlaşıp kendi kendini korumayı öğreninceye kadar, bunların zedelenmesinin mümkün olduğunca önüne geçeceğime kendime bir kez daha söz verdim. Bir memur yetiştirmiyorum veya bir şirket bir pozisyonuna oturması için bir beyaz yakalı veya bir doktor, bir mühendis. Oğlumun yaşamına dair hayallerim daha büyük. Onun kendisini keşfetmesini, bilmesini, kendisini gerçekleştirebilen bir insan olmasını istiyorum. Yaşamının anlamını bulmasını, her sabah yataktan bir umut, bir enerji kalkmasını istiyorum. Sevdiği işi yapsın istiyorum, ama gelecekte ne iş yapacağını bilmiyorum, bu benim bilmem gereken bir şey de değil, bu onun karar vereceği bir şey. Beraber izlediğimiz Kara Akbabalara dair belgesel gelince. Bir noktasında ‘Akbabalar sence çirkin mi görünüyor?’ dediğimde ‘Hayır, bence hiç değil.’ diye hemen cevap verdiği andaki gibi yaşamdaki binbir güzelliği görmeye devam etmesini istiyorum. Onun sahip olduğu bu içtenlikle sevme, sezme ve görme gücünü koruması için bir anne olarak elimden geleni yapacağım.
Neyse; onunla ve Cankız’la kalorifer yanına kıvrılıp, çekirdek çitleye çitleye, yorum yapa yapa keyifle izlediğimiz, Türkiye’de ve özellikle de İç Anadolu’da yaşayan Kara Akbaba’lara ilişkin bu güzel ve başarılı belgeselden aldığım notlar şöyle:
‘Kara Akbalar Asya, Avrupa ve Afrika’da yaşayan 15 Akbaba türünden biri ve en büyüğü. Kanat açıklığı 3 metreyi bulan dev bir kuş. Avrupa ve Türkiye’de yaşayan 4 akbaba türü arasında. Soyu Dünya çapında tehlike altında ve Türkiye onun son yaşam alanlarından biri.
Sanılanın aksine insana zarar vermeyen, ölmüş ve ölmekte olan hayvanlarla beslenen Kara Akbaba, insana göre 6 kat fazla çözünürlükte 3 boyutlu ve renkli görebilir. 340 dereceye varan görüş açısıyla yerde olup bitenleri gözünden kaçırması neredeyse imkansız. Aradığı leşi yerden 1 km yüksekteyken bile fark edebilir.
Tek eşli olan Kara Akbabalar ölüm onları ayırana kadar, ömür boyu birlikte yaşıyorlar. Dış görünüş olarak dişi ve erkeği birbirinden ayıran belirli bir özellik yok. Yuvayı yapan yalnızca dişi kuş değil, bu görev erkeğe de ait.
Kara Akbabaların yaşama ve üreme alanı yüksekliği 300 ile 2000 metre arasında değişen steplere yakın ormanlık araziler. Bölgesel boşluklar olsa da İber Yarımadası, Güney Avrupa ve Orta Asya Platosu üzerinden Moğolistan ve Çin’e kadar uzanan bir alanda varlık gösteriyorlar. Tahmini sayıları yaklaşık 10.000 çift. Türkiye’de ise rakamlar kesin olmamakla birlikte en az 100 çift Kara Akbaba yaşıyor. Türkiye’deki üreme alanlarıysa İç, Batı ve Kuzey Anadolu’da. Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında da gözlenen Kara Akbabaların bu bölgelerde üreyip üremedikleri bilinmiyor. Bilinen en büyük gruplar 26 çiftle Eskişehir Türkmenbaba ve 10 çiftle Ankara Kızılcahamam Soğuksu Milli Parkı çevresinde.’
Daha önce izlemediyseniz bu muhteşem belgeseli kesinlile kaçırmayın derim. Şimdiden iyi seyirler.