Adını Tam Koyamadığım Günlük

Bugün sabah ismini tam koyamadığım bir günlük tutmaya başladım. Bu süreçte yaşadıklarımı, düşündüklerimi ve hissettiklerimi içimden gelen şekillerde gün gün kağıda dökeceğim. Amacım kesinlikle mükemmel şeyler yazmak, çizmek boyamak değil. Sadece içimden geçenleri, içimde kalanları, bana iyi gelenleri, sonrasında değişecek düşünce ve duyguları, olayları o an kaydetmek, bazen de ardımda bırakmak.

Bu defteri özellikle seçtim. Geçmişte ilk aldığımda çok hoşuma gitmişti ama çok koyu olması bir süre sonra yazarken beni sıktı ve kullanmayı bıraktım. Oysa şimdi tam da ihtiyaç duyduğum zemini sağlıyor, bana göre içinde bulunduğum, bulunduğumuz durumu tanımlıyor. Bu koyu kağıdı, bu koyu zemini bazen bir parça bile olsun elimdeki imkanlarla aydınlatabildiğimi, aydınlatabileceğimi görmek sabah bana ümit verdi.

Bu kolonya bulup, satın alabildiğim tek kolonya. Kocam kullandığımda rahmetli anneannesi gibi koktuğumu söylüyor. Herkes belki çifter çifter aldığı veya yeterli stok olmadığı için bitmiş kolonyalar, bilmiyorum. Aynı şey maske için de geçerli. Yakınımızdaki bir eczane bir maskeyi 75 TL ye satıyordu, o sırada yanımda oğlum daha fazla dolaşamayacağım için mecburen bir tane aldım. Bir tane üç kişilik bir ailenin ne işini görecek bilmiyorum, ama sağlıkçıların bile yeterli maskeye erişiminin olmadığı bu ortamda bir maskeye sahip olmak suçluluk duyulabilecek bir lüks belki de. Eczanenin sahibi, tedarikçinin ona bu fiyatla sattığını söyledi. Tedarikçiye diyecek bir laf bulamıyorum, ama en azından satan eczanenin dürüst olduğunu, fırsattan istifade etmediğini düşünmeye çalıştım, evet buna içtenlikle çalıştım, çünkü çok ihtiyaç duyduğum hizmetleri verenlerin dürüst olduğuna güvenmeye bu zorlu süreçte psikolojik sağlığım için ihtiyacım var. Başarılı oldum mu bilmiyorum? Sanırım bazen çok başarılı olamadım, bu da ayrı bir sorun.

Evet, bu sabah günlüğüme, bulup alabildiğim tek kolonyanın resmini yaptım. Bir şaheser değil ama bana iyi geldi. Kolonya fena da kokmuyor.