
Az önce uzun uzun bir şeyler yazdım, paylaştım ve bir şey eklemek istediğimde siliniverdi. Ne yazdığımı tam hatırlamıyorum. Sil baştan yazıyorum.
Dün bahçede bir saat kadar vakit geçirdim ve muhteşem güzellikte bir renk karışımında çiçek açmış bir laleyi izledim ve çizdim. Kırmızıya kaçan bir sarı ve sarıya kaçan bir kırmızı karışımıydı lale. Bir yandan şükrettim günlerdir bu bahçenin dışına adım atmasam da böyle bir hava alma imkanım olmasına. Bu ihtiyacın çoğu insanda olduğunu ve evden çıkılmayan gün sayısı arttıkça giderek artabileceğini de biliyorum.
Dün akşam üzeri sokak bana dünden biraz daha kalabalık geldi. Bir kadın elinde telefon konuşarak geçti mesela, spordan geliyormuş. Nerede ve nasıl bir spor yapmış olduğunu düşünmeden edemedim. Bunu sorgulamaya hakkım var mı diye sordum kendime. Sonra günlerdir evinden dışarı tek bir adım atamayan annem aklıma geldi. Evet sanırım var diye cevap verdim. Sonra belki yalnız yapmıştır, yürümeyi spor olarak tanımlamıştır diye tahminler de yürüterek kadına öfke hissetmemeye çalıştım. O sırada yakınımızdaki şirketin çalışanlarının sesleri duyuluyordu. Her gün ondan fazla kişi şehrin çeşitli bölgelerinden geliyor ve akşama kadar küçük bir binada çalışıyorlardı. Belki bugünlerde önemli ve gerekli bir iş yapıyorlardır diye bir tahmin yürüttüm. Bir haftadır evden çıkmadım, ama şükür bahçe vardı. Ve durup dururken birden ağlamak üzere hissettim kendimi, oğlum yanımdaydı kendimi tuttum. Bu şekilde bu salgın nasıl kontrol altına alınabilecekti, bunu anlayamamaktan yorulduğumu hissettim.